Ticaret ve Turizm Ara Kesitinde Bir Kültürel Miras: “Edirne Rüstempaşa Kervansarayı”

Mimar Esranur DEMİRCAN

ÖZET

Osmanlı Dönemi’nden günümüze ulaşan kültürel miras değerlerimizden olan han ve kervansaraylar, inşa edildikleri dönemde kentlerin konaklama işlevlerinde önemli bir rol üstlenmişlerdir. Konaklama kavramının Osmanlı’dan günümüze dek geçirdiği değişimler ise, konaklama yapılarının kullanımlarındaki değişikliği beraberinde getirmiştir. Bu çalışmanın bağlamını oluşturan Osmanlı İmparatorluğu’na 88 yıl başkentlik yapmış Edirne kenti, aynı zamanda Anadolu’yu Balkanlara bağlayan askeri ve ticari yol güzergahlarında bulunması sebebiyle birçok han ve kervansarayı bünyesinde barındırmaktadır. Çalışma kapsamında, Edirne’deki Mimar Sinan yapılarından biri olan “Rüstempaşa Kervansarayı” ile ilgili değerlendirmeler yapılarak, kervansarayın 19.yüzyıla kadarki kullanıcı profilinin “ticaret ve konaklama” ilişkisi üzerinden devam ederek, günümüzde yeniden işlevlendirme ile birlikte kullanıcı profilinin “turizm ve konaklama” ilişkisi üzerinden sağlanması ve restorasyon projesi detaylı olarak incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kervansaray,Ticaret, Turizm, Konaklama, Edirne, Rüstempaşa Kervansarayı.

ABSTRACT

The inns and caravanserais, which are among our cultural heritage values that have survived from the Ottoman Period, take on an important role in the accommodation function of the cities when they were built. The changes in the concept of accommodation from the Ottoman period to the present have also brought about a change in the use of accommodation buildings. The city of Edirne, which served as the capital of the Ottoman Empire for 88 years, and constitutes the scope of this study, also contains many inns and caravanserais due to its location on the military and commercial road connecting Anatolia to Balkans. Within the scope of this study, evaluations are made for one of Architect Sinan’s buildings in Edirne, which is called ” Rustempasha Caravanserai”, with the examinations of the caravanserai’s user profile’s transformation from the “trade and accommodation” relationship (until the 19th century) to the “tourism and accommodation” relationship.

Keywords: Caravanserai,Trade, Tourism, Accommodation, Edirne, Rustempasha Caravanserai.

1.GİRİŞ

Konaklama yapıları tarihsel süreç içerisinde bulundukları döneme ve işlevlerine göre;  ribat, han, kervansaray, menzilhane gibi farklı isimler almıştır. Bu çalışma kapsamında Osmanlı Dönemi’nde 1365 ve 1453 yılları arasında başkentlik yapmış Edirne ilindeki kervansaray ve hanlar belirlenmiş olup ve Rüstempaşa Kervansarayı ticaret, turizm ve konaklama kavramları bağlamında detaylı olarak incelenmiştir.

Şekil 1.1. Ribat-ı Mahi, İran. (Aslanapa, 1990)

Kervansaraylar, büyük ticaret yolları üzerinde, kervanların konaklaması için yapılan büyük han veya sultan hanlarıdır. (Hasol,2016: 260) Türklerden kalan ilk konaklama yapıları Karahanlılar ve Gazneliler Dönemi’nde görülmekte ve ribat olarak adlandırılmaktadır. Bilinen ilk ribat, İran’da Gazneliler Dönemi’nde 1019-1020 yıllarında inşa edilen Ribat-ı Mahi’dir.  Gazneliler Dönemi’ndeki ribatlar genellikle tuğla ve kerpiç malzemeli, kareye yakın planlı, avlulu, dört eyvanlı, masif payeli portalları, kuleleriyle korunaklı yapılardır. (Güran, 1978)

Osmanlı Dönemi’nde ise kervansaray ve han olarak adlandırılan konaklama yapıları, Anadolu ve Rumeli’yi birbirine bağlayan askeri, siyasi, haberleşme ve ticaret için kullanılan yollar üzerinde inşa edilmiştir. Roma Dönemi’nde yapılan Via Militaria (Latince: Askeri Yol) diğer adı ile Diagonal Yol; Osmanlı Dönemi’nde de askeri ve ticari amaçlarla kullanılmaya devam etmiştir. Osmanlı’da Orta Kol veya Dersaadet Yol; İstanbul’dan başlayıp, Büyükçekmece, Silivri, Çorlu, Lüleburgaz, Babaeski, Havsa üzerinden Edirne, Filibe (Plovdiv), Sofya, Niş, Bela Palanka, Kostolac, Dobra ve Belgrad’a varan yoldur.

Şekil 1.2. Via Militaria Yolu (Demircan, 2021: 20)

2. OSMANLI DÖNEMİ’NDE EDİRNE’DEKİ KONAKLAMA YAPILARI VE TİCARET

Osmanlı Dönemi’nde Edirne kenti askeri ve siyasi açıdan önem kazandıkça ticari açıdan da gelişmeler yaşamıştır. Ticaret yolları üzerinde bulunması sebebiyle, kervanların konaklaması için han ve kervansaraylar inşa edilmiştir. Edirne’deki konaklama yapılarını incelemeden önce han ve kervansaray kavramlarının farklılıklarını belirtmek faydalı olacaktır. Kervansaraylar daha çok menzillerde kervanların konaklaması için yapılmış korunaklı yapılardır. Şehir kervansarayları borsa işlerinin görüldüğü, şehir hanları ise genellikle bir meslek erbabının mal üretip ticaret yaptığı yerlerdir. Şehir hanlarına verilen isimler orada yapılan üretime göredir. Örneğin; Koza Han. Şehir hanlarının zemin katları genellikle depo ve ahır, üst katları ise tüccarların ve gezginlerin konaklama alanıdır. Tüccarların kaldığı hanların üst katlarının da alışveriş için kullanıldığı örnekler bulunmaktadır. Büyük kervan yolları üzerindeki kentlerde kervanların konakladığı kent içi hanlarına da kervansaray denilmiştir. Şehir kervansaraylarındaki ticari faaliyet, menzil kervansaraylarında da yapılmıştır. (Kuban, 2007) Edirne’deki han ve kervansaraylara dair, ünlü gezgin Evliya Çelebi 1652 yılında yaptığı Edirne seyahatinde şu şekilde bahsetmektedir:

(…) Hepsi elli üç büyük kervansarayı vardır. Evvela Muradiye, Yıldırımiye, Muhammediye, Koca Muradiye,  Selimiye, Bayezidiye’ler var. Eski Alipaşa kervansarayı ile Selimiye yakınında Yemişçi Hasanpaşa Kervansarayı gayet muazzam ve kale gibi hanlardır. Rüstempaşa hanı dahi sağlam binadır. Yemiş hanı, Kapan hanı, Beylerbeyi hanı, Viran han, Süca hanı, İmaret hanı, Mihal hanı, Şahabüddün hanı gibi hanlar vardır. Eşekadın hanı da büyük bir hayrattır. Bu Sultan Ahmed Han zamanında küçük bir han imiş. Sonra Ekmekçizade Ahmed Paşa temelinden yıkıp büyük bir han yaptırmış ki, Edirne şehrinde ve İstanbul’da misli yoktur. Bu Eşekadın hanı tam ikiyüz ocak olup, avlusunun bir tarafından içli dışlı harem odaları var. Ahırı bin tane at alır. Dışında göğe baş uzatmış bir güvercinliği var ki, yüz katır alır. Dört tarafı sofalı olup, dış avlusu dahi bin adet deve ve katır alır. Kale gibi bir handır. Bundan başka elli üç kadar tüccar hanı vardır. Büyük tüccarları Bedesten kapısının karşısındaki handa kalır. Yetmiş tane bekar hanı var. (Çelebi, 1993; 354-355)

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bahsettiği üzere, Edirne’de tüccarların, bekarların ve gezginlerin konakladığı han ve kervansarayların sayısı oldukça fazlaydı ve dönemin seyahatlerin at, katır ve develerin kullanıldığı anlaşılmaktadır. Konaklama yapılarında insanlar için olduğu gibi hayvanlar için de konaklama alanları düşünülmüştür.

Şekil 2.1. Edirne Ekmekçizade Ahmetpaşa Kervansarayı Plan (Karademir,1988)
Şekil 2.2. Edirne Ekmekçizade Ahmetpaşa Kervansarayı Görünüşü (Karademir,1988)
              Şekil 2.3. Yemiş Kapanı Restitüsyonu Zemin Kat Planı (Ersoy, 2018)
              Şekil 2.4. Yemiş Kapanı Restitüsyonu 1.Kat Planı (Ersoy, 2018)

Kazancıgil, Tosyavizade Dr. Rıfat Osman’ın Edirne Rehnüması kitabının çevirisinde 1920’de Edirne’de altmıştan fazla han olduğunu ancak bunların bir kısmının zaman aşımı ile büyük bölümü yıkılarak arsalarına mağaza, dükkan ve evler yapıldığından bahsettiğini belirtmiştir. (Kazancıgil, çev. 2013) Zaman içerisinde bu değişimlerin yaşanmasının sebebi, ticaretin çağın gereksinimlerine uygun olarak değişiyor olması ve han ile kervansarayların da bu durumdan etkilenmesidir. Hasol, Osmanlı Dönemi’nde ticaret yolları üzerinde kervansarayların aralarında 40 km esas alınarak belirli mesafede inşa edildiklerini belirtmiştir. Bu uzaklıklar kervanların günde dokuz saat ilerlemesine göre baz alınmıştır. (Hasol, 2016; 260)

Günümüzde ise artık ticaret amaçlı ulaşımlar at, deve ve katırlarla sağlanmadığı için bu fonksiyona ihtiyaç ortadan kalkmış ve kervansaraylar eski önemini yitirmiştir. Aynı şekilde insanların konaklama ihtiyaçları da modern çağa uygun olarak değiştiği için kervansaray ve hanlardan modern otel kavramına zamanla geçiş yapılmıştır. Ancak bu durum tarihi konaklama yapılarının yok olmasına sebep olmamalıdır. Dolayısıyla tarihi konaklama yapılarının günümüzde korunması adına yeniden işlevlendirme en uygun yöntemlerden biri olarak öne çıkmaktadır.

3. EDİRNE RÜSTEMPAŞA KERVANSARAYI VE İKİ KAPILI HAN

Şekil 2.3. Rüstempaşa Kervansarayı Konumu (Edirne Belediyesi, 2011)                          

Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde ve Dr. Rıfat Osman’ın Edirne Rehnüması’nda söz ettiği Rüstempaşa Kervansarayı, Edirne ili Merkez ilçesi, Sabuni Mahallesi, İki Kapılı Han Caddesi üzerinde 24 pafta 419 ada numarasında bulunmaktadır.

Şekil 3.2. Rüstempaşa Kervansarayı (Holod ve Rastorfer, 1983)

Edirne Rüstempaşa Kervansarayı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde iki defa on beş yıl kadar sadrazamlık eden Rüstem Paşa’nın Mimar Sinan’a yaptırdığı kagir ve iki katlı büyük bir yapıdır. Çepeçevre iki katlı odalar ve revaklarla sarılı olan bu kervansarayın ortasında epeyce büyük bir meydan vardı. Bu meydanın ortasına Mimar Sinan güzel bir şadırvan ve şadırvanın üstüne de küçük bir mescit yaptırmıştı. 1877-1878 Rus Savaşı sırasında Ruslar Edirne’ye girdiklerinde bu mesciti yıkmışlardır. (Peremeci, 2011; 87)

Şekil 3.3. Süheyl Ünver’in çizimiyle Rüstempaşa Mescidi (Mesara ve Özen, 2013; 95)
Şekil 3.4. Rüstempaşa Kervansarayı Kesiti (Holod ve Rastorfer, 1983; 124)
Şekil 3.5 Rüstempaşa Kervansarayı Kesiti (Holod ve Rastorfer, 1983; 124)

Dündar, 1918 yılına ait Edirne haritası üzerinden yaptığı değerlendirmelerde, Rüstempaşa Kervansarayı’nın yanında ve Bedesten Çarşısı’nın önünde bulunan İki Kapılı Han’ın yıkıldığını belirtmiştir. (Dündar, 2007; 138)

Şekil 3.6. 1918 yılı Edirne Haritası (Bayatlı, 2019; 21)

3.1. Rüstempaşa Kervansarayı’nın Mimari Özellikleri

Adayı tamamen kaplayan yapının ana girişi, kuzeybatıdaki İki Kapılı Han Caddesi’nden sağlanmaktadır. Tarihi kent çekirdeğinde yer alan kervansarayın kuzeyinde Eski Cami, kuzeybatısında İlhan Koman Parkı, parkın hemen arkasında Bedesten Çarşısı bulunmaktadır. Yapının kuzeydoğusunda iş merkezleri, güneydoğusunda otopark ve iş merkezleri, güneybatısında, otopark, iş merkezleri ve bir otel yer almaktadır. Kagir yığma tekniğinde yapılan ve dönemin en önemli konaklama yapılarından biri olan kervansaray, uzun yıllarca orijinal işlevinde kullanılmıştır. 1921 yılında bankerlerin iş merkezi, 1930’larda zengin tüccarların ticarethanesi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kozaların satıldığı bir han olarak kullanılmıştır. (Eraybat, 2011)

Abdurrahman Hibri’nin Enis’ül Müsamirin eserinde Edirne’deki hanların en büyüğü ve ünlüsü olarak bahsettiği Rüstempaşa Kervansarayı, (Kazancıgil, 1999: 43) 100 odalı ve 2 katlıdır, İki Kapılı Han Caddesi’nde 21 dükkanı bulunmaktadır. Yapının kitabesinde; “Açıldıkça kapansun ayn-ı a’da, Bi-hakkın sure-i anna fetahna, sene 1167.” yazılıdır.  (Onur, 1972; 223)

Şekil 3.1.1 Rüstempaşa Kervansarayı İki Kapılı Han caddesi üzerinde kalan dış dükkanlardan bir örnek (Horold ve Rastorfer, 1983; 125)

Osmanlı Dönemi han ve kervansaray mimarisinde mekân anlayışı, kapalı bir mekandan ya da kare/dikdörtgen bir avluyu çevreleyen sütün ve kemerlerin yer aldığı revaklı mekandan oluşur. Şehir hanlarının, düzgün geometrik formlarını kaybederek arsa ve yola göre biçimlendiği söylenebilir. Rüstempaşa Kervansarayı da bulunduğu arsanın ve önündeki yolun formuna göre şekillenmiştir bu yüzden İki Kapılı Han Caddesi’ne bakan cephesinde bir noktada kırılma yaparak ilerlemektedir.

Kervansaray iki bölümden oluşmuş olup ilk bölüm, büyük avluyu saran “Büyük Rüstempaşa Kervansarayı”, ikinci bölüm, küçük avluyu saran “Küçük Rüstempaşa Kervansarayı”dır. Büyük kısmı Mimar Sinan inşa etmiştir ancak küçük kısmı yapan mimar bilinmemektedir. (Çakırlar, 1974). İki yapı arasındaki geçiş avlulardan bir geçitle sağlanmaktadır.  Büyük Rüstempaşa Kervansarayı’nda girişin sağında ve solunda han görevlilerine ait odalar bulunmaktadır. İki adet merdiveni mevcuttur. Her iki katta da avlunun etrafındaki revakların arkasında kalan odalar, yolcuların konakladığı odalardır. Bu odalarda niş ve ocaklar bulunmaktadır. Küçük Rüstempaşa Kervansarayı’nda nişli bir giriş ve girişin sağında merdiven yer almaktadır. Girişin hemen yanındaki odaların han görevlilerine ait olabileceği ve avlunun uzun kenarı boyunca boydan boya uzanan mekanın ahır, avlunun kısa kenarındaki mekanın mutfak, bulaşık, depo vb. olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Şekil 3.1.2. Edirne Rüstempaşa Kervansarayı Genel Durum Planı (Ülgen, 1948)

4.TURİZM VE KONAKLAMA : TARİHİ KONAKLAMA YAPILARININ YENİDEN İŞLEVLENDİRİLMESİ

Geçmişten günümüze ulaşan yapıların bir kısmını yerinde görme, inceleme, değerlendirme olanağı var iken bu yapıların bazıları orijinal işlevini sürdürürken bazıları da mimarlık yapıtı olma özelliğini oluşturan işlevsellik geçerliliğini yitirmiştir. İşlevini yitiren yapılarla toplumun birlikteliği kopmuştur. Bu birlikteliğin sürdürülebilmesi için yapının tarihi, sanatsal, kültürel, toplumsal değerlerinin korunması, toplumun bir parçası olması, gelecek kuşaklara aktarılmasında aşağıdaki üç yöntemlerden biri geçerlidir (İzgi, 1999; Kuban, 2000):

1.Orijinal işlevini koruyan tarihi yapıların restore edilerek mevcut işlevini devam ettirmesi, 2.İşlevini yitiren tarihi yapıların, koruma-kullanım dengesini sağlayan yeni işlevle çağdaş yaşama uyum sağlaması ve 3. Yapının mimarlık kapsamı dışında farklı bir sürece (arkeolojik sürece) geçerek, kültürel değer, miras ve kanıt olarak uygarlıklar tarihinde yerini almasıdır (İzgi, 1999; Kuban, 2000). Bu yöntemlerin kullanılması ile eski işlevini yitiren tarihi konaklama yapıları, günümüzün gereksinimlerine uygun olacak şekilde yeniden kullanıma kazandırılabilir. Özgünlüğü büyük ölçüde korunarak yeniden işlev kazandırılan konaklama yapıları, birer kültürel miras olarak ve geçmişten kültür ve mimari izler taşıyarak, turizmin çekim noktası haline gelmektedir.

4.1. 1972 Rüstempaşa Kervansarayı’nın Restorasyonu

Edirne Rüstempaşa Kervansarayı kervan kültürünün bitmesi ile birlikte yıllar içerisinde harap olmuştur. Tamamen tuğladan inşa edilen yapının üst örtüsü kubbe ve tonozların Ülgen Ailesi Arşivi’ndeki fotoğraflarda 1920’lerde onarım gördüğü anlaşılmaktadır. İlk restorasyon çalışmaları 1960-1961 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü, tarafından başlatılmıştır. Yapının 1966 yılında otel olarak yeniden işlevlendirilmesine karar verilmiştir.

Şekil 4.1.1. Rüstempaşa Kervansarayı’nın tuğla kubbe ve tonozlarının onarımı,1920’ler. (Ülgen Ailesi Arşivi, Salt Araştırma)
Şekil 4.1.2. Rüstempaşa Kervansarayı’nın tuğla kubbe ve tonozlarının onarımı,1920’ler. (Ülgen Ailesi Arşivi, Salt Araştırma)

Restorasyonun ardından 1972 yılında otel olarak hizmete açılan kervansaray, 1980 yılında Ağa Han Mimarlık Ödülü’nü almıştır. (Dündar,1983; 16) 6659 metrekarelik toplam alandaki restorasyonun maliyeti 11 000 000 TL’dir. Restoratör mimarları; Ertan Çakırlar, Ertuğrul Eğilmez, Kemal Üçüncüoğlu ve Erol Çetin’dir.

Şekil 4.1.3. Rüstempaşa Kervansaray Otel’in Zemin Kat Planı (Çakırlar, 1974; Eraybat, 2011; T.Ü. Rölöve Arşivi, 1986)

1-Giriş holü, 2- Resepsiyon, 3- Merdiven, 4- Toplantı Salonu, 5- Bar, 6- Servis Birimleri, 7- Islak hacim/depo, 8- Servis holü, 9- Kahvaltı salonu, 10- Küçük avlu, 11- Teknik mekan, 12- Tuvaletler, 13- Personel tuvalet, 14- Depolar, 15- İdari birimler, 16- Yatak odaları, 17- Kat servisi, 18- Revaklar, 19- Geçit, 20- Büyük Avlu, 21- Şadırvan, 22- Giriş holü,    23- Dükkânlar.

Şekil 4.1.4. Rüstempaşa Kervansaray Otel’in 1.Kat Planı (Çakırlar, 1974; Eraybat, 2011; T.Ü. Rölöve Arşivi, 1986)

1-Merdiven, 2- Revaklı galeri, 3-Koridor, 4-Yatak odaları, 5-Depo, 6-Islak hacim, 7-Müdüriyet, 8- Geçit, 9- Hamam ve soyunma, 10-Duşlar.

Şekil 4.1.5. Rüstempaşa Kervansaray Otel’in A-A Kesiti (Eraybat, 2011; TÜ. Rölöve Arşivi, 1986; Ülgen, 1948)
Şekil 4.1.6. Rüstempaşa Kervansaray Otel’in B-B Kesiti (Eraybat, 2011; TÜ. Rölöve Arşivi, 1986; Ülgen, 1948)

Yeniden işlevlendirme projesinde 150 yataklı bir otel olarak tasarlanmıştır.(Çakırlar, 1974). Restorasyon ile birlikte küçük avluda bir restoran ve kafeterya tasarlanmış, restoran ayrıca dışarıdan da kullanıma açık olduğu için ayrı bir giriş sağlanmıştır.Büyük avlu ise ortak alanlar ve servis alanları ile çevrelenmiştir.

Restorasyonda duvarlar ve tonozlar, zemin katta dolgu malzemesi beton kullanılarak sağlamlaştırılmıştır. Kalıntılardan alınan ölçülere göre 1.kat yeniden inşa edilmiştir. Tonozlar, bir beton kiriş çerçevesi ile güçlendirilmiştir. Kubbeler beton kullanılarak yeniden inşa edilmiştir. Çatıları kaplamak için orijinal kurşun kaplamadan çok daha ucuz olan kauçuk levhalar kullanılmıştır. Geleneksel olarak dolgu için taş parçalarının kullanıldığı bazı yerlerde, beton kullanılmış, ahşaplar – kapılar ve mobilyalar Ankara’da üretilmiştir. İnşaat için gerekli makine ve ekipmanlar İstanbul’dan getirtilmiştir. Taş, seramik ve mermer ise yerel malzemelerden kullanılmıştır. Zemin kaplama için kullanılan tuğla boyutları 36 x 36 cm’dir. Yapının kuzey kanadı, zemin ve 1. katta nem yüzünden büyük ölçüde tahrip olmuştur. Kubbelerin üzerideki kauçuklar da yine nem yüzünden zarar görmüştür. Yatay drenaj sistemi de birçok noktada hasar görmüştür.

Şekil 4.1.7. 1972 restorasyonundan önce kervansarayın üst örtüsü kubbelerin durumu (Pehlivanlıoğlu Arşivi)
Şekil 4.1.8. 1972 restorasyonundan kervansarayın revaklı galeri (Horold ve Rastorfer, 1983; 125)
Şekil 4.1.9. 1972 restorasyonundan önce kervansarayın üst örtüsü (Horold ve Rastorfer, 1983; 125)
Şekil 4.1.10. 1972restorasyonundan önce kervansarayın merdivenleri(Horold ve Rastorfer, 1983)

4.2. Rüstempaşa Kervansarayı’nın Otel Olarak Yeniden İşlevlendirilmesi ve Edirne Kent Turizmine Katkısı

Bir yapıya yeni bir işlev verirken yapının konumu, mekansal oluşumu (tek bir hacim, tekrarlanan hacim, karmaşık plan şeması), mekanların boyutları, mekanların işlevsel ilişkileri önem kazanmaktadır. (Altınoluk, 1998) Rüstempaşa Kervansarayı’nda restorasyon ile birlikte mekanların işlevsel dönüşümü şu şekilde olmuştur; küçük kervansarayda giriş holü ve hancı odaları resepsiyon birimine, büyük kervansarayda ise yatak odası ve servis hizmet odalarına dönüştürülmüştür. Tuvaletlerde küçük değişiklikler yapılmış ancak yerleri korunmuştur. Mutfak ve depolar kahvaltı salonuna dönüştürülmüştür. Ahır, toplantı salonu- bar ve servis mekanlarına dönüştürülmüştür. Avlular aynen korunmuş ancak küçük kervansarayın avlusuna teknik mekan gömülmüştür. Konaklama için odalar, yatak odaları, kat servisi,  depolar ve idari birimler için kullanılmıştır. Ayrıca yatak odalarına küçük birer banyo eklenmiştir. Büyük kervansaraydaki revaklı galeriler olduğu haliyle korunmuş, küçük kervansarayda ise kapatılarak koridor haline getirilmiştir. (Eraybat, 2018)

Kervansaray, 1980-1988 yılları arasında kullanılmamış, 1988’den günümüze kadar ise otel işlevini sürdürmüştür. Kervansarayın geçirdiği değişimlerde, bir mimari anıtın korunmasının ötesinde, tesisi yeniden faaliyete geçirmeyi ve böylece binayı sürdürmek için yeterli bir gelir elde etmek amaçlanmıştır. Kervansarayın turizm ticareti restore edildiği ilk yıllarda henüz öngörülen seviyelere ulaşmamış, bu da tesisin ekonomik olarak kendi kendine yeterliliğini sağlamasını engellemiştir. Ancak, projenin yeniden inşası ve programa dayalı konsepti güçlüdür ve ulusal koruma programlarına örnek bir yaklaşım olarak dikkate alınmaya değerdir. (Horold ve Rastorfer, 1983; 125)

Şekil 4.2.1. Rüstempaşa Kervansaray Otel’deki İşlev Şeması, zemin kat (Eraybat, 2018; 13)
Şekil 4.2.2. Rüstempaşa Kervansaray Otel’deki İşlev Şeması, 1.kat (Eraybat, 2018; 14)
Şekil 4.2.3. 1972 restorasyonu sonrasında Rüstempaşa Kervansarayı odalarından biri ve ocaklık (Horold ve Rastorfer, 1983; 125)
Şekil 4.2.4. Günümüzde Rüstempaşa Kervansarayı odalarından biri ve ocaklık (www.tripadvisor.com.tr , Erişim: 04.04.2020)

4.3. 2020 Rüstempaşa Kervansarayı Restorasyonu

1972 yılındaki restorasyonun ardından hotel olarak kullanılmaya başlanan ve günümüze kadar bu işlevini sürdüren Rüstempaşa Kervansarayı’nda, 2018 yılında tekrardan bir restorasyon gerekli olmuştur. 2 yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından yeniden faaliyete başlayan otel, kısa bir süre sonra kapanmıştır. Ve 2020 tarihi itibarı ile günümüze dek (2 yıldır) faaliyet göstermemektedir. 

Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde olan Rüstempaşa Kervansarayı, 1987 yılında bir turizm firmasına 49 yıllığına kiralanmıştır. Firma sahibinin sağlık sorunları ve ekonomik nedenlerle, otel olarak uzun yıllar işlettiği kervansarayın kapısına 2016 yılında kilit vurmuştur. Firma sahibi, daha sonra haklarını İstanbul merkezli bir turizm şirketine devretmiştir. Devralan şirket, 2036 yılına kadar Vakıflar Genel Müdürlüğü ile sözleşmesi bulunan tarihi binayı otel olarak yeniden hizmete açmak için yeniden bakım onarım ve restorasyon çalışmalarına başlatmıştır. 2018’de başlayan ve 2 yıl süren restorasyon çalışmalarının ardından otel tekrardan faaliyete başlamıştır. Ancak kısa bir süre sonra mülkiyet problemleri yüzünden kapatılmıştır. Ve 2 yıldır faaliyet göstermemektedir.

Şekil 4.3.1. 2020’deki restorasyonun ardından Rüstempaşa Kervansarayı’nın büyük avlusu görünümü  (Demircan, 2020)
Şekil 4.3.2. 2020’deki restorasyonun ardından Rüstempaşa Kervansarayı görünümü (Demircan, 2020)
Şekil 4.3.3. 2020’deki restorasyonun ardından Rüstempaşa Kervansarayı büyük avlusu ve şadırvanı (Demircan, 2020)
Şekil 4.3.4. 2020’deki restorasyonun ardından Rüstempaşa Kervansarayı büyük avlu ve küçük avluyu birbirine bağlayan geçidin görünümü (Demircan, 2020)

5.DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Osmanlı’dan günümüze değişen ticaret kavramı ile birlikte kervansarayların fonksiyonelliği giderek azalmıştır. Azalan işlevselliğin aksine restorasyon ile Rüstempaşa Kervansarayı’nda olduğu gibi tarihi konaklama yapılarında kültürel mirasın değeri günden güne artmıştır. Bu değerin artması sadece restore edilmesi ile değil, yapıya çağın gereksinimlerine uygun yeni bir işlev kazandırılması ile de mümkün olmuştur.

Osmanlı Dönemi’nde kullanıcı profilini “ticaret ve konaklama” ilişkisinden sağlayan yapı, 1972 yılında restorasyon ile birlikte “turizm-konaklama” ilişkisi üzerinden yeniden işlevlendirilme ile sağlanmış ve kentin bir kültürel mirası olarak aynı zamanda kentteki turistlerin kültür turizmine duyduğu ilgiyi ve dolayısıyla ticaretle bağlantılı olarak da kent ekonomisine katkı sağlamıştır. Çağın gereksinimlerini, yeni inşa edilen yapılar kadar sağlaması mümkün olmasa da, ilk işlevine benzer bir fonksiyona ev sahipliği yapması nedeniyle sürdürülebilir koruma anlayışı adına önemli bir örnektir.

EK-1 : ARŞİVLERDEN RÜSTEMPAŞA KERVANSARAYI’NA AİT FOTOĞRAFLAR

Şekil Ek-1.1. İki Kapılı Han (solda) ve Rüstempaşa Kervansarayı (sağda), 1920. (Salt Araştırma, TASUH4849008)
Şekil Ek-1.2. Rüstempaşa Kervansarayı küçük avlusu (Salt Araştırma, TASUH4849002)
Şekil Ek-1.3. Rüstempaşa Kervansarayı büyük avlusu (Salt Araştırma, TASUH4849006)
Şekil Ek-1.4. Rüstempaşa Kervansarayı (Netherlands Institute in Turkey: Machiel Kiel Arşivi)
Şekil Ek-1.5. Rüstempaşa Kervansarayı revaklı galeri ve avlusu (Salt Araştırma, TASUH5765)

KAYNAKÇA

Altınoluk, Ü. (1998). Binaların Yeniden Kullanımı. İstanbul: Yapı Endüstri Merkezi. s. 22.

Aslanapa, O. (1990). Türk Sanatı Başlangıcından Beylikler Devrinin Sonuna Kadar. Cilt I-II, Ankara: Kültür Bakanlığı-1196.

Bayatlı, A. (2019). Kuşbakışı Edirne, 18. ve 19. Yüzyıla ait Arşivlerden Edirne Haritaları ve Planları. Edirne: Belediye Başkanlığı.No:34. s. 20-21.

Çakırlar, E. (1974). Edirne Rüstempaşa Kervansarayı. Rölöve ve Restorasyon Dergisi, Ankara: Vakıflar Genel Müdürlüğü, 1. s. 129-144.

Çelebi, E. (1993). Evliya Çelebi Tam Metin Seyahatname. İstanbul: Üçdal Belde. s. 354-355.

Demircan, E. (2021). A Road From Ancient Rome: Via Militaria, A Proposal For Cycling Tourism. Interreg IPA Bulgaristan-Türkiye Sınırötesi İşbirliği. Proje No: CB005.2.21.123. Osmanlı Dönemi Taşınmaz Kültürel Miras Alanlarının Araştırılması, Korunması ve Tanıtılması Konularında Bilgi ve Deneyim Paylaşımı Konferansı’nda sunulan bildiri. Edirne.

Demircan, E. (2020). Fotoğraf Arşivi.

Dündar, A. (1983). The Aga Khan Award for Architecture 1983 Awards Ceremony  Turkey Edirne. The Award Ceremony Local Office. İstanbul.

Dündar, A. (2007). Edirne Şehri ve Tarihi Eserleri (1918 Yılına Ait Bir Haritaya Göre). Dini Araştırmalar Dergisi, Cilt:10, s. 138.

Edirne Belediyesi Arşivi. (2011).

Edirne Rüstem Paşa Kervansarayı (Hanı) fotoğrafları. Salt Araştırma. Ülgen Ailesi Arşivi. TASUH4849002, TASUH4849006, TASUH4849008. https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/85573 Erişim: 04.04.2022.

Eraybat, G.F. (2011). Tarihi Konaklama Yapılarının Doğuşu, Gelişimi ve Günümüzde Çağdaş İşlevle Değerlendirilmesi: Edirne Rüstempaşa Kervansarayı Örneği. Edirne.

Eraybat, G.F. (2018). Edirne Rüstempaşa Kervansarayı’nın Yeni İşlevinin Değerlendirilmesi. Mimarlık Bilimleri ve Uygulamaları Dergisi 3(2): 1-20.

Ersoy, B. (2018). Edirne Yemiş Kapanı ve Restitüsyon Önerisi. Sanat Tarihi Dergisi Sayı: XXVII. s. 131-132. doi: 10.29135/std.409681.

Güran, C. (1978). Türk Hanlarının Gelişimi ve İstanbul Hanları Mimarisi. İstanbul: Vakıflar Genel Müdürlüğü.

Hasol, D. (2016). Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü. (14.Baskı). İstanbul: Yapı Endüstri Merkezi. s. 260.

Holod, R., Rastorfer, D. (1983). Rustem Pasha Caravanserai. In Architecture and Community, New York: Aperture. s.119-125.

İzgi, U. (1999). Mimarlıkta Süreç: Kavramlar- İlişkiler, İstanbul: Yapı Endüstri Merkezi. s. 41-44.

Kazancıgil, R. (1999). Abdurrahman Hibri- Enisü’l Müsamirin- Edirne Tarihi 1360-1650. Edirne Valiliği No:9. s.43.

Kazancıgil, R. (2013). Edirne Rehnüması (Edirne Şehir Kılavuzu). (3.Baskı). İstanbul: Acar. Edirne Valiliği. s. 83.

Karademir, A. (1986).  Anadolu Kervansarayları ve Günümüz Koşullarına göre Değerlendirilmeleri Üzerine Bir Araştırma, İstanbul.

Kuban, D. (2000). Tarihi Çevre Korumanın Mimarlık Boyutu Kuram Ve Uygulama. İstanbul: Yapı Endüstri Merkezi. s. 39-203.

Kuban, D. (2007). Osmanlı Mimarisi. İstanbul: Yapı Endüstri Merkezi. s. 75- 408.

Onur, O. (1972). Edirne Türk Tarihi Vesikalarından Kitabeler. İstanbul: Yenilik. s.223.

Mesara, G., Özen, M. (2013). Süheyl Ünver’in Edirne Defterleri. İstanbul: Kubbealtı. No:186. s. 95.

Netherland Institute in Turkey (NIT) Arşivi. Machiel Kiel Fotoğraf Arşivi.

Peremeci, O. N. (2011). Edirne Tarihi. (2.Baskı). Edirne: Bellek. s. 83.

Rustem Pasha Caravanserai Project Summary. (1980). 022 TUR. E24 410. Edirne.

Edirne Rüstem Paşa Kervansarayı’nın revakları. Salt Araştırma. Ülgen Ailesi Arşivi. TASUH5765. https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/76621 .

Rüstem Paşa Kervansarayı. Salt Araştırma. Ülgen Ailesi Arşivi. TASUH5541018, TASUH5541041, TASUH5541042. https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/81677 Erişim 04.04.2022.

T. Ü. Rölöve Arşivi. (1986). Edirne Rüstem Paşa Kervansarayı Çizimleri.

Ülgen, A. S. (1948). Edirne Rüstem Paşa Kervansarayı Genel Durum Planı/ Zemin Kat Planı/ Üst Kat Planı/ Kesitler. Levha 226-231.

Simplon Orient Express ve Edirne

Simplon Orient Express ‘ in ilk afişi

Şark Ekspresi (Simplon Orient Express) , 1883 ile 1977 tarihleri arasında Paris’ten İstanbul’a sefer yapmaktaydı. 1919 ve sonrasında belirlenen rotası, Paris- Lozan- Milano- Venedik- Belgrad – Sofya- Edirne (Karaağaç/Uzunköprü)- Kırklareli (Pehlivanköy) – Tekirdağ (Çerkezköy) – İstanbul (Yedikule- Topkapı- Sirkeci) şeklindeydi. I. Dünya Savaşını sona erdiren anlaşma da Şark Ekspresi’nde imzalanmıştır.

Rotalar

I. ve II. Dünya Savaşı sırasında seferleri kesintiye uğrayan ekspres, sadece yolcu treni değildi. Çeşitli ticaret eşyaları da karşılıklı olarak İstanbul’a ve Paris’e taşınıyordu. 1925 Şapka Devrimi’nden sonra binlerce şapka ve kasket Şark Ekspresi ile İstanbul’a getirilmiştir.

Karaağaç Tren İstasyonu, Fotoğraf: Jack Birns, 1950

Son seferini 27 Mayıs 1977 tarihinde gerçekleştiren Şark Ekspresi’nde, Jack Birns’in çekmiş olduğu 1950 tarihli fotoğraflar bizlere ülkeler, sınırlar ve insan manzaraları ile ilgili birçok şey anlatmaktadır.

Bulgaristan’dan Göç, Karaağaç Tren Garı, Fotoğraf: Jack Birns, 1950
Bulgaristan’dan Göç, Karaağaç Tren Garı, Fotoğraf: Jack Birns, 1950

Örneğin, 1950-1952 yılları arasında Bulgaristan’ın tehcir ve göçe zorlaması sonucu 37 851 aileye mensup olmak üzere 154 393 Türk vatandaşının, Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçmen olarak geldiği esnada vatandaşların sadece kıyafetlerini getirmelerine izin veriliyordu, bu yüzden çoğu kadın varlıklarının bir kısmını koruyabilmek için eşyalarını satıp bir kürk manto satın almıştı. Jack Birns de 1950’de Karaağaç Tren İstasyonu’nda bu göç esnasındaki halkı fotoğraflamıştır.


Ayrıca Şark Ekspresi, Edirne’nin ilçesi olan Uzunköprü istasyonundan da geçiyordu. Fotoğrafların bir diğer önemli tanıklığı da Pythio ile Uzunköprü arasında Meriç Nehri üzerindeki demiryolu köprüsüdür. Yunanistan ile Türkiye arasındaki tek demiryolu bağlantısı olan 180 metre uzunluğundaki bu demiryolu köprüsünün çelik direklerinde bir tarafta Türk bayrakları, diğer tarafta Yunan bayrakları bulunur. Yunan nehir kıyısında da bir gözetleme kulesi duruyordu.


Jack Birns, Simplon Orient Express’te, 1950

Instagram : https://www.instagram.com/gecmistengunumuzeedirne

Facebook : https://www.facebook.com/gecmistengunumuzeedirne

SAATLİ MEDRESE RESTORASYONU : FATİH SULTAN MEHMET MÜZESİ

Üç Şerefeli Camii’nin doğusunda 2 adet medrese yer almaktadır. Saatli Medrese ve Peykler Medresesi. Sultan II.Murat tarafından ilk yaptırılan ve Fatih Sultan Mehmet’in de eğitim gördüğü rivayet edilen medrese Saatli Medrese’dir. Dikdörtgen planlı yapı revaklı avlu etrafında 17 kubbeli öğrenci odası, bir yazlık ve bir kışlık dershane odasından meydana gelmektedir.


Kesme taştan, 35×50 m boyutlarında olan Saatli Medrese’nin ana girişi Üç Şerefeli Cami’nin girişini karşılayacak şekilde batı cephesinde bir taç kapı ile sağlanmaktadır. Taç kapı kubbesinin içi fotoğraftaki gibi mukarnas ve geometrik bezemelerle işlenmiştir.


Planda görülen kubbeli 17 öğrenci hücresine ek olarak güneyde 2 büyük hücre; yazlık ve kışlık derslikler mevcuttur. İki mekan arasında kapı ile bir geçiş ile sağlanmaktadır.1752 depreminde medrese büyük hasar görmüştür. 1930 yılında yazlık derslik ile iç avlu arasında bir kapı yapılmış ancak daha sonra yıkılmıştır. Yapı, 2014-2019 yılları arasında Vakıflar G.M. tarafından restore edilmiştir.


Günümüzde yapılan restorasyonun ardından Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi işbirliği ile Saatli Medrese, Fatih Sultan Mehmet Müzesi olarak tematik müze işlevi kazanmıştır. Müze işlevi için öğrenci hücrelerinde ocaklık ve dolap nişleri portatif malzemeler ile kapatılmış, cephe, iç mekan ve üst örtülerde iyileştirmeler yapılmış, müzeye uygun tefriş ve tanzim uygulanmıştır.


Öğrenci hücreleri, aşama aşama Fatih Sultan Mehmet’in hayatını anlatmakta olup , her bir iç mekan duvarı bir defter yaprağı gibi değerlendirilip yazı, görsel ve işitsel öğelerle zenginleştirilmiştir. İç avluda bir adet fetih ordusu canlandırma maketi, yazlık derslikte Fatih Sultan Mehmet silüeti çalışması ve kışlık derslikte de bir sahnenin heykellerle canlandırılmış şekli bulunmaktadır.

28 Mayıs 2021 tarihinde ziyarete açılan ve tematik müze özelliğinde olan Fatih Sultan Mehmet Müzesi ziyaretçi kabul etmeye devam etmektedir.

EVLİYA KASIM PAŞA CAMİİ

“Evliya Kasım Paşa Camii” , Fatih Sultan Mehmet ve II. Beyazıt zamanında vezirlik ve bir süre de sadrazamlık yapmış olan Kasım Paşa tarafından 1479 tarihinde yaptırılmıştır.
Kare planlı, kesme taştan yapılan camiyi trompların taşıdığı bir kubbe örtmektedir. Kuzey duvarından anlaşıldığına göre yapıldığında son cemaat yeri varmış. Dağınık şekilde mezar taşlarının bulunduğu haziresinde, bânisi Evliya Kasım Paşa’nın mezarı da yer alıyor ve hala türbe olarak ziyaret edilmekte olup, sıklıkla yaşanan Tunca taşkınları ve bakımsızlıktan dolayı Edirne Kadıları Mezarlığı olarak da bilinen bu haziredeki mezarlar birer birer Tunca nehrine karışmaktadır ve camii zarar görmektedir.
Zamanında caminin nehre inen merdivenleri varmış ve sandallarla gelen cemaat buradan camiye ulaşabiliyormuş. Ancak maalesef şimdilerde Tunca nehrine gelen balıkçıların ateş yakıp barındıkları bir harabe olmuş durumda.
Ayrıca, 1942 Edirne açlık ve kaçaklık yılında, yollarda açlıktan ve soğuktan donarak ölenler, sabahın erken saatlerinde tanzifat (temizlik işleri) arabaları ile yollardan toplanıp Evliya Kasım Paşa Cami’nde depo ediliyormuş. Yani Evliya Kasım Paşa Cami, Belediye Reisi Ferit Çardaklı döneminde ölü deposu olarak kullanılmış. 
24993492_1728147543884578_2797976799903213878_n
2015 yılı Tunca Nehri su baskınında Evliya Kasım Paşa Camii
ESRANUR DEMİRCAN

EDİRNE NAZIR ÇEŞMESİ

“NAZIR ÇEŞMESİ” , Yancıkçı Şahin Mahallesi (Ayşekadın), Talatpaşa Asfaltı, E-5 Karayolu üzerindeki geniş orta refüjde bulunmaktadır.
Sultan III. Murad döneminde kadılık yapmış olan Aydınlı Nazır Mehmet Bey (Koca Nazır olarak da bilinir.) tarafından 1585 yılında inşa ettirilmiştir.
20190125114548767_19
Nazır Çeşmesi ve Muzaffer Paşa’nın Mezarı (Fotoğraf: Edirne Müzeler Müdürlüğü)
Kesme taş malzemeden, tek cepheli, hazneli, hazne örtüsü piramidal taş çatılı bir meydan çeşmesi, kare şeklindeki bir kütleye sahip olup, 3.71 metre yüksekliğinde ve 3.70 metre genişliğindedir.
Çeşme, 1862 -1963 -1983 ve 2015 yıllarında bakım ve onarım görmüştür. Ancak çeşme geçirdiği bu çeşitli onarım ve yenilemeler sonucunda bugün özgün yapısal özelliklerini büyük ölçüde kaybetmiştir ve önünde bulunan üç yalak taşı yükseltilen yol nedeni ile toprak seviyesinin altında kalmıştır.
Çeşmenin bitişiğindeki mezar ise Kıbrıs Magosa Fatih ve Muhafızı Muzaffer Paşa’ya aittir.
Screenshot_21980’li yıllarda Nazır Çeşmesi
ESRANUR DEMİRCAN
KAYNAKÇA:
SEDES F., Edirne Çeşmeleri
Edirne Müze Müdürlüğü Fotoğraf Arşivi
Kültür Portalı Edirne Gezilecek Yerler  Listesi
Yenigün Gazetecilik & Matbaacılık